Kayıtlar

Kendin İçin Yazmak

       “Yazmak bazen kelimelerin önünde acıdan kıvranmaktır.” diyor yazar.Benim son günlerde yazarken yaşadığım durumu da tek cümleyle özetliyor aynı zamanda.Uzun bir süredir yazıya dökmek istediğim bir sürü konu varken ben kelimelerin arasında kaybolup sayfayı kapatıyorum her seferinde.      İnsanın anlatmak istediği bir sürü şey varken susması tam olarak kelimelerin önünde acıyla kıvranmasına sebep oluyor.Özellikle benim gibi çok fazla düşünen insanların tek kaçış noktası yazmak iken cümleleri toparlayamamak fazlasıyla yaralıyor.Kafanızda bir sürü şey varken yazmak hem kolay hem de bir o kadar zor.Çünkü bazı şeylerin yazılması aşırı kolayken bazı şeylerin anlatılması kelimelerden çok daha fazlasını gerektiriyor     Zorluklarla yazdığım birkaç yazı vardı.İnsanlar tebrik etmişlerdi.Dakikalarca konuştuğum konularda da aynı güzel tepkileri alıyordum.Herkesin yazılarım,konuşmalarım ve düşüncelerim hakkında vardığı ortak kanı çok iyi bir göz...
           Uzun zaman olmuştu yeni bir sayfa açıp,kelimelerle oynamayalı.Kalemime ve açtığım yeni sayfaya bakarken buruk bir tebessümle yazmaya başladım.Zaten beni en çok mutlu eden ve yapabildiğim en güzel şey satırlara anlatabilmekti derdimi.            İnsanın çevresinde bir sürü insan varken kitaplarını ve mavi bir defteri dost bellemesinin,kimseye söyleyemediklerini o sayfalara dökmesinin güzelliğini o satırları okuyup,yazarken anladım ben. Cemil Meriç'in bir sözü geliyor hep bu konu açılınca;"İnsanlar kıyıcıydılar,kitaplara kaçtım." Benim de sebebim buydu sanırım.Kendimi kötü hissettiğimde,mutlu olduğumda ya da hiçbir şey yapmak istemediğim zamanlarda yanına kaçabileceğim dostalarımdı;kitaplarım ve mavi defterim.Belki de sadece bu kötü dünyadan biraz olsun uzak durabilmek içindi bu çabam.Zaten hep hayallerle yaşayan bir insan için kitapların güzelliği tarif edilemezdi..           Duyguları an...
   İnsanı yanlışa sürükleyen,belki de kendi doğrularıdır.
   Geçen okuduğum bir kitapta şöyle diyordu yazar; ''Hayattaki ıstıraplar tuz gibidir,ne azdır,ne de çok.Istırabın miktarı hep aynıdır.Ancak bu ıstırabın acılığı,neyin içerisine koyulduğuna bağlıdır.Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey,ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir.Onun içinde sen de artık bardak olmayı bırak,göl olmaya hatta derya olmaya çalış.''     Bunu okuduğumda aslında hiç bu açıdan olaylara bakamadığımızı farkettim.İnsanoğlu daima yaşadığı acıların onu boğduğunu,onu ezdiğini söyleyip durdu.En ufak bir üzüntünün bile onun hayatında izler bıraktığını ileri sürdü.Çünkü olaylar karşısında hep kendimizi o bardak gibi gördük. Oysa biz deniz olabilsek,görkemli ve koskocaman bir deniz,tüm bu acıları yutabiliriz.    Yazarın dediği gibi bardak olmaya devam edersek ıstırabın tadını çok fazla hissedeceğiz,tıpkı tuz gibi.Istırap veren şeyle ilgili hislerimizi genişletemeye ise o bardağı kırmakla başlamalıyız sanırım.O bardağı kırıp...
     Her insanın kendi etrafında duvarları vardır.Kiminin ki hapishane duvarları kadar yüksek,kimininki  ise kaldırım taşları kadar alçak.Kiminin ki betondan yapılı,kiminin ki çürük tahtadan.Ben o yüksek duvarlarımın üstüne oturmuş ayaklarımı sallandırırken insanların o alçak duvarları arkasındaki suratlarını görüyorum.Görüyorum ve hiç kimsenin göründüğü gibi olmadığını zamanla öğreniyorum.      Ve her zaman o yüksek duvarlarımın üstünde emin adımlarla yürüyerek hayatıma devam etmeye çalışıyorum.Gökyüzüne bakıyorum ve etrafımdaki insanların ne kadar kötüleştiğini,vurdumduymazlaştığını düşünüyorum.Sonra diyorum ki ''Umursama,zaten hiç alçaktan bakan biri yüksektekinin nasıl hissettiğini anlayabilir mi?
  Mavi hayaller kurmayın,siyahlaşıyorlar.
  Bir sonbahar sabahı ağaçlara takılıyor gözüm.O an insan hayatının ağaca ne kadar çok benzediğini farkediyorum,yapraklarında insanlara.. Bir zaman geliyor,tıpkı sonbahar gibi,döküyor hepimizi birer birer ortalığa.Bazılarımız güçlü işte,tutunuyor bir dala.Ama eninde sonunda hepimiz buluşuyoruz o toprakla. Bir de rüzgar var tabi onu da engel olarak görüyorum.Bazen düşürmese de hissettiriyor yaşamın kolay olmadığını.  Bakıyorum etrafa,kuşlara bakıyorum.Sanırım özgürce uçup istediği ağaçta durmak güzel.Düşünüyorum da,sanırım yakın bir dostumun dediği gibi "Hayat Bulutlarda".